Korsancılığın Etiği
“Korsanlığı durdurmanın en kolay yolu, korsanlık önleyici yazılımları devreye sokmak değil, bu insanlara korsanlardan aldıkları hizmetten daha iyi bir hizmet vermektir.”

Korsancılık Üzerine
Korsan kullanmak, internette geçirdiğiniz her anda sizinle birlikte olan bir kavramdır. Bazen etik, bazen de teknik olarak sizi çileden çıkarabilir. Uzun yıllardır sözde ahlak savunucusu olan kişiler tarafından korsan kullanan herkes hırsız damgası yedi ya da yiyor. Ama anlamadıkları şu: Korsan kullanımı hırsızlık değildir ve korsancılar hırsız değildir. Korsancılığı en temelden anlamamız gerekirse; korsancılık, bir ürünün bir başkası tarafından yeri geldiğinde teknik bilgi ve tersine mühendislik ile kırılması ve bu kırılan kopyanın internette ürün sahibinin bilgisi olmadan paylaşılması ve kullanılmasıdır. Peki, hırsızlık nedir? Hırsızlık, başkasına ait bir malı ondan izinsiz alıp kendin için kullanmaktır. Peki, mesela bir oyunu kırıp korsan oynamak hırsızlık mı? Değil, çünkü sen bir mal çalmıyorsun; bir malı kopyalıyorsun ve kopyayı dağıtıyorsun. Hırsızlık sonrası mal sahibi malı kullanamaz ama bir oyun sahibi oyunu korsan oynansa bile oyunu satmaya devam edebilir. Pratikten örnek vermek gerekirse, diyelim ki sizin fiziksel olarak satın aldığınız bir kitap var. Bu kitabı siz kendi adınıza aldınız ama başkalarına da veriyorsunuz okuması için; anneniz, babanız, arkadaşlarınız, kardeşiniz de bu kitabın sadece bir kopyasından okudu. İnternet korsancılığı hırsızlıksa, fiziksel kopyanın başkası tarafından okunması da hırsızlıktır ama nedense kimse buna ses çıkartmaz. Bazı korsan karşıtları şunu söyleyebilir: "Ama ürün sahibinin satış oranını düşürdünüz; internette bedava hali var sonuçta, siz sanatçılara zarar veriyorsunuz, gelişimi yavaşlatıyorsunuz." Tamam da, bu fiziksel kopya için de geçerli. Siz annenize ait bir kitabı okudunuz, sonra gidip kitabı kendiniz için satın alıyor musunuz? Büyük ihtimalle hayır, çünkü elinizin altında zaten bir kopyası var; o zaman bu da satış oranını düşürür. Ve daha önemlisi, sadece günümüzde değil, geçmişte de çok önemli bir problem olan bir sorun var: Kopya Koruma Teknolojilerinin ürün hizmetini kötüleştirmesi. Özellikle 2010'lu yılların başlarında başlayıp günümüzde tavan yapmış bu sorun, korsancılığın ana sebebidir. Siz bir dizi ya da film platformu aboneliği satın aldınız ve film izliyorsunuz. Sözleşmede istediğiniz şekilde 4K çözünürlüğe kadar izleme hakkınız var ama DRM başta olmak üzere kopya koruma teknolojileri, ürün kırılamasın diye arkada sürekli çalışıp film ve dizinin kalitesini düşürebiliyor ya da istediği sabitte tutabiliyor ve internet bağlantısını zorunlu kılıp size sürekli donan bir film keyfi yaşatabiliyorlar. Peki, aynı ürünün korsanını alırsanız ne olur? Hiçbir kısıtlama olmadan ürünü kullanabilirsiniz. Gabe Newell, zamanında korsancılığın temel sebebinin bir ürünün korsanının orijinalinden daha kaliteli olması olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde, Minecraft'ın yaratıcısı Notch, kendisi Minecraft'tan yüz milyonlar kazanmıştır. Korsancılığın hırsızlık olmadığını, aksine oyunun yayılmasında önemli bir rol oynadığını belirtmiştir. Ve sen sunduğun hizmeti iyi sunamıyorsan, adam gider korsan kullanır ki bu hakkıdır; parasıyla rezil oluyor çünkü adam.
Korsanın Ürüne Olan Katkısı
Kaçınız favori olan filmini korsan izlemedi? Kaçınız çok sevdiğiniz oyunu korsan oynamadı? Evet, sonraları satın aldınız belki ama korsan tüketmişsinizdir illaki, değil mi? Bir oyuna parası yetmeyen insan o oyunu zaten satın alamaz. Önceden dediğim gibi, korsan kullanımı hırsızlık değildir; sonuçta ürünü çalmıyorsunuz, kopyalıyorsunuz. Alamayacak olan birinin hiç oyunu oynamaması mı yoksa korsan oynaması mı oyuna katkı yapar? Bunu oyun geliştiricilerinin kendisinden biliyoruz. Markus Persson, namıdiğer Notch, Minecraft üzerinden yüz milyonlarca dolar kazanmasına rağmen korsan oyun oynanmasının, oyunların daha büyük kitlelere ulaşmasını sağladığını ve bunun ilerleyen zamanlarda artı kar olarak geri döndüğünü söyler. Mesela, CD Projekt Red oyunlarını kısıtlamadan satar ama bundan zarar ettiklerini görmedik. Kendileri, zamanının Polonya'sında orijinal oyun diye bir şey yokken, Baldur's Gate oyununu cilalayarak Lehçe altyazı ve dublaj ekleyerek ek içerikler getirerek, kısaca korsanından daha iyi hale getirerek, o zamanlarda en fazla birkaç bin orijinal oyun satışı yapılabilen Polonya'da 50.000 adet kopya satmıştır ve bu özünde dediğimiz şeyi kanıtlıyor. Eğer ürün korsanından iyiyse, satar ve korsanını batırır; bunu CD Projekt Red'in devam oyunlarında da gördük.
John Romero ve John Carmack gibi FPS'in öncüsü olan isimler, oyunlarını çıkardıktan birkaç yıl sonra açık kaynak olarak kodlarını paylaşmışlardır. Örneğin, Doom, Windows'un kendisinden daha çok satılan bir oyun olmuştur. Ultrakill'in geliştiricisi Hakita, Twitter'da gördüğü kendi oyununun korsan indirilmesi olayını gayet sıradan görmüş; yeterli maddi duruma sahip olmayan insanların da kültürel tüketim yapabilmesi gerektiğini belirtmiştir. Korsan içerikler olmasaydı, kendisinin Ultrakill'i ortaya çıkartamayacağını söylemiştir.
Asıl Hırsız Olanlar Kim?
Korsan kullananlara hırsız muamelesi yapan bazı büyük firmalar var, hepimiz biliyoruz. Ama şunu da gayet iyi bilin: Korsan kullananlara hırsız diyen firmalardan bazıları, telif haklarını hiçe sayarak özellikle yapay zeka eğitimlerinde yüz binlerce telifli içerik kullandılar. Örneğin, Meta'nın LLaMA AI modeli için bizzat Torrent üzerinden binlerce kitap indirdiği ortaya çıktı. Onlarca resim modeli, özellikle DALL-E eğitim sırasında milyonlarca telifli resmi izinsiz eğitiminde kullandı. OpenAI, kendi modellerinde telifli içerikleri kullandı; Grok da aynı şekilde öyle. Peki, yıllarca "Korsanlık kötü, bizi batırıyor" diyen şirketler neden korsancılık yapıyor? Teknolojik inovasyon için. Şimdi biz korsan tüketince hırsızız ama birileri kendilerine para kazandıracak işler için korsancılık yapınca inovasyon yapıyor. Bu ikiyüzlülüktür.
Kısaca, korsanlık hırsızlık değildir; inovasyonu öldürmez, aksine gelecekteki inovasyon potansiyelini yükseltir ve sanata zarar vermez.